Monickendam önceleri minik bir balıkçı kasabasıymış. Deniz savaşlarında oldukça derin yaralar almış. Limanında korsan gemileri bulabileceğiniz sevimli bir kasaba burası.

MONNICKENDAM

Monickendam önceleri minik bir balıkçı kasabasıymış. Deniz savaşlarında oldukça derin yaralar almış. Hollanda’nın Waterland bölgesinde olan bu küçük kasaba zamanla kendini toplamayı başarmış.

Şehrin girişinde büyük bir kilise karşılıyor bizi. Yanında da bakımsız çok çok eski bir mezarlık. Korku filmleri sahnelerinden fırlamış bu kare, böyle sevimli bir köye hiç yakışmıyor doğrusu :))

Sokaklarını biraz dolaşınca Rotterdam’ın minik versiyonu olduğunu kolayca anlıyorsunuz. Şehrin diğer tarafında sevimli bir liman var. Limanda tarihi birçok gemi var. Korsanların gemileri olmalı bunlar :)) Bir gemi vardı ki durup baya inceledim :)) Eleman içersinde soba yakmış, bir de üzerinde bişeyler pişiriyordu. Bacasından çıkan duman ile bu devasal korsan gemisi komik gelmişti bana 🙂 Kestane de közlüyorlar mıdır acaba :))) Geminin dışında, camlarında binbir çeşit bitki. Eleman gerçekten de çok yaratıcıymış.Taktir ettim kendisini 🙂 Aslında mantıklı bişey. Bir Korsan gemi alıp eve dönüştüreceksin. İçine kuracaksın sobanı :)) Gez babam gez :)) Kaç paradır ki bu gemiler ? Neyse öğretmen maaşı ile alınmaz bunlar şimdi, belki emeklilikte :)))

EDAM

Dünyaca meşhur peynirlerin kaynağı olan kasaba burası. Oldukça sessiz bu kasabada sokakta bikaç yaşlı insan dışında kimseyi görmedik. Çevrede birçok peynir dükkanı var fakat asıl ünlü peynir pazarı çarşamba günleri açılıyormuş. Ayrıca yazın burada peynir festivali düzenleniyormuş. Peynir tutkunları ve Gurmeler festival zamanında bu küçük kasabaya akın ediyorlarmış.

Edam Hollanda’nın artık alıştığımız sevimli mekanlarından biri. Peynirinden başka Edam şarapları da ünlüymüş. Gerçi yol boyunca pek bağ görmedim, neyin şarabını yapmışlar pek anlamadım 🙂

Edam’ın Old City diye tanımlanan eski şehir kısmında St.Nicolas Kilisesi yer almakta. Bu bina 15.yy’da yapılmış. Geceleri bu Kilise aydınlatılınca kanallarla birlikte muhteşem bir manzara oluşturuyor. Fotoğrafçılara duyurulur 🙂

Aynı bölgede The Town Hall dediğimiz bina var. Bu bina da 1737’de yapılmış. Tavanı tamamen ahşapla kaplı. Ahşap üzerinde bulunan resimler de ortama ayrı bir güzellik veriyor. Burası düğünlerde kullanılıyormuş 🙂 Tek edinebildiğim bilgi bu oldu :)))

Buralara kadar gelmişken 1500’lü yıllarda kurulmuş Edam müzesini de ziyaret edin. Bu müzede eski bir deniz kaptanı tarafından yapılan asma bir kiler varmış. Elbette bir bildiği vardır deniz kaptanı amcamızın yoksa tavana asma kileri kim neden yapar ki :))

Carillon : Çeşitli tonlarda ses veren çan demekmiş. Tarihi çan kulesinde 15 çeşit melodili çan sesi varmış. Çan tutkunuz varsa bu melodileri dinleyebilirsiniz 🙂

Edam şehrini turlarken, en fazla iki katlı olan evlerin neredeyse hepsinin penceresinde kedi gördük 🙂 Hollandalılar çok hayvansever. Aynı manzara ile Amsterdam’da da çok karşılaşmıştım. İnsanlar çok mütevazi bir yaşam sürüyorlar. Zaten bu köyde neye sinirlenebilir ki insan :))) Dikkatimi çeken birşey daha var. Diğer köylerde de olduğu gibi camlarda ne demir parmaklık ne panjur var. Sanırım buralarda hırsızlık olayı yok 🙂 Ayrıca perdeler oldukça kısa ve yolda yürürken evlerin içini rahatça görebiliyorsunuz :)) Çoğu elinde kahve cam kenarında kitap okumayı tercih ediyor. Ne kadar sakin bir halk. Evler ise harika. Hepsi birbirinden güzel. Hayalimdeki ev tipi. Tek katlı ve bahçeli 🙂 Bahçeler gayet iyi bakılmış dizayn ve dekorasyona çok önem verilmiş ve tabii ki klasik olarak her bahçede 3-4 bisiklet 🙂 Burada okula giden çocukların bile bisikletleri var. Soğuk havalarda okula bisikletle gidiyorlar. Sanırım ben bunu okuldaki öğrencilerimden yapmalarını istesem gülerler :)) Yapmazlar da zaten adım gibi biliyorum :)))

Edam gezimiz bittince çevresinden dolanıp otobüs durağına doğru yol alıyoruz. Küçük bir kulüp buluyoruz. Oturup çaylarımızı içiyoruz. Burası aslında çocuklar için bir spor komplesiymiş. Çocuklarını getiren neneler bir kenarda batak oynuyorlar :)) Türkiye’de çok rastlanmayan bir durum bu :)) Anneanne, babaanne, dede…gibi aile büyükleri torunların sosyal yaşantısından sorumlu oluyor. Aynı zamanda kendileri de sosyalleşiyorlar :)) Neyse darısı ülkemdeki ailelerin başına 🙂

Edam ve Monnickendam’a nasıl gidilir ?

Amsterdam Central Station önündeki Otobüs İşletmelerinden (beyaz ve minik bina 🙂 ) bir günlük otobüs biletinizi alıyorsunuz. Şimdi sıra otobüsü bulmaya geldi 🙂 Amsterdam Central Station içersinden geçip, binanın arkasındaki otobüs terminaline ulaşıyorsunuz. Buradan üzerinde Edam yazan otobüsü tercih edin :)) Zaten aynı otobüsle Monnickendam’a da gidebiliyorsunuz. Tavsiyem önce Edam’a gidin.Geri kalan zamanınızda Monnickendam’a gidin. Dönüşler nasıl mı olacak 🙂 Aynı duraktan geçen, üzerinde Amsterdam Central yazan otobüslerin herhangi birisine binebilirsiniz.
Geziniz Bol olsun

Sevgilerimle,

mm
Yazan

Bir Yorum Yazın