Romantik ve sevimli adacık Venedik, Vapurettiden iner inmez kocaman bir merhaba diyor bizlere 🙂 Hemen kendimi şehrin sokaklarına atıyorum. Ne tarafa bakacağımı şaşırıyorum. Gondollar, tarihi binalar, minik köprüler, rengarenk maskeler..

Venedik 118 adacığı kapsayan kocaman bir şehir. Adriyatik denizinin kuzeyinde bulunuyor. Şehirde 170 kanal ve 400 köprü varmış. Mimari olarak çok eski yapılar var. 600 yıllık binalar hala ayakta.. Bu kadar nemin içersinde iyi dayanmışlar doğrusu 🙂 Şehirde dolaşırken hiç motorlu taşıt görmüyorum. Bol bol turist görüyorum özellikle de Türk turistler çok fazla 🙂 Tabi turistin çok olması güzel fotoğraf kareleri yakalama şansını azaltıyor. Bir daha bu şehre gelirsem fotoğraf çekmek için çok erken saatlerde düşeceğim yollara 🙂 Venedik, ben ve fotoğraf makinem 🙂 veeee Huzur 😉

Şehrin en büyük meydanı Piazza San Marco.”Piazza” meydan demekmiş. Aklınıza takılmıştır belki 🙂 Benim takıldı da o yüzden söylüyorum 🙂 San Marco Meydanı’nında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok güvercin var. Ellerinizde ve başınızda sırıtan birçok güvercinle güzel pozlar verebilirsiniz. Aynı Meydanda San Marco bazalikası ve Campanile Di San Marco çan kulesi var. Bu çan kulesine çıkış 8€ civarı. Zamanınız varsa çıkıp kuşbakışı şehre bakın bence.

Plazza Ducale(Dükkalık Sarayı ) ile Yeni hapishaneyi birleştiren 1603 yılında yapılmış Ponte dei Sospiri yani iç çekme köprüsü de görülmesi gereken yerler arasında. Rivayete göre Mahkumlar hapishaneye geçerken Venedik ‘in manzarasına bakıp iç çekerlermiş. Ve bu hapishaneye giren mahkumlar asla serbest bırakılmıyorlarmış. Bu köprünün adı da iç çekme köprüsü olarak kalmış.

Biri bana Venedik’te Türkler Hanı var dese güler geçerdim ama gerçekten de varmış 🙂 Fontego Dei Turchi anlamı Türklerin hanı.1621 yılında Osmanlı tüccarları tarafından yaptırılmış bu han. Şimdi de doğal tarih müzesi olarak kullanılıyormuş.

Büyük kanal üzerinde bulunan Ponte Di Rialto yani Rialto köprüsü, tüm dünyaca bilinen ünlü bir köprü. Venedik’te ilk ziyaret edilmesi gereken yerlerden bence. 800 yıl öncesine dayanan bir tarihi var. Önceleri tahtadan yapılmış olan bu köprü zamanla aşınmış ve çökmüş. Sonra köprünün tasarımına bağlı kalınarak köprü yeniden yapılarak şimdiki şeklini kazanmış.

Dünyanın en ünlü Opera Binalarından biri de Venedik’te yer alıyor. Teatro La Fenice adlı opera binasında 1853 ‘te Giuseppe Verdi’nin meşhur LA Traviata operası oynanmış. Yanılarak, şaşarak kız arkadaşınıza, hadi akşam operaya falan gidelim demeyin sakın 🙂 En ucuz bilet 120 € 🙂 Benden demesi 🙂

Venedik’e gelmişken mutlaka Gondol’a binmelisiniz. Gondol resimleriniz olmadan memleketinize dönerseniz Venedik’e gelmenizin bir anlamı kalmaz 🙂 Gondollar 100€ Pazarlık payı yok hepsi aynı 🙂 Venedik fotoğraflarında gördüğüm, o dalton gömlekleri giymiş gondolcuları, göremedim. Sanırım bizim gittiğimiz hafta boykota çıkmışlar 🙂 Venedik’te gondol kullanmak için ehliyet almak gerekiyormuş. Gerçekten de zor bir işe benziyor. Zira ben kullanmayı öğrenene kadar birkaç gondol parçalardım herhalde 🙂 Bizim gondol şöförümüz çok konuşkan bir amcaydı 🙂 🙂 Gezi boyunca bol bol rehberlik yaptı bize, şurası şunun evi, burası bunun evi, şu şöyleymiş, bu böyleymiş..Çoğunu dinleyemedim, dinlediklerimde aklımda kalmadı. Tek anladığım şey; çok ünlü zatlar kanallardaki şirin evlerde kalmışlar ve yaşamışlar :))

Venedik’e, Air One adında havayolu şirketinin çok uygun tarifeleri var. Bence arada bir bakıp bu biletleri kaçırmayın derim. Kalacağınız yere gelince benim vazgeçilmezim booking.com 🙂

Venedik’te diğer önemli unsur maskeler. Oturma odanıza büyük bir maske asmalısınız ki Venedik’e gittiğiniz anlaşılsın değil mi 🙂 Rengarenk maskeler, neredeyse tüm Venedik’i süslüyor. Her vitrinde yüzlerce maske var. Tabi çoğu Çin malı. Peki nerden anlayacağım derseniz, fiyat farkından 🙂 El yapımı, orjinal maskelerin fiyatları oldukça fazla ve çok daha güzeller. Şimdiden iyi alışverişler diliyorum 🙂 Kapıda alışveriş yapanları bekleyen arkadaşlara da sabırlar diliyorum :))

Yılar önce, İtalyan şarkıcı Nada‘nın hayranı olan bir arkadaşım vardı “Birgün Venedik’e gittiğimizde, vapuretto’nun terasında Nada’nın Ma Che Freddo Fa şarkısı ile dans edelim” demişti. Ne yazık ki arkadaşımızı hazin bir trafik kazasında kaybettik. Geriye acı dolu şarkı sözleri kaldı. Yazımı bu şarkı ile sonlandırmak istiyorum.

Geziniz Bol Olsun
Sevgilerimle,

Kış olduğunda
yorgun güneş
erkenden yatağına gider
daha fazla katlanamaz
daha fazla katlanamaz
gece üzerime alçalıyor soğuk elleriyle
ama çok soğuk
ama çok soğuk
nazik bir okşama yeterli olurdu
bır kızı ısıtmak için
belki sonra, seni severdim

aşksız hayat neye benzer ?
yaprakları olmayan
yalnız bir ağaç gibi
rüzgar soğuk üflüyor
umutlarımı alt üst ediyor
eğer bir şeyleri kaçırıyorsan
nedir o zaman bu hayat ?

bir kelebek gibi hissediyorum
bir daha çiçeklere uçmayan
bir daha uçmayan
bir daha uçmayan
artık olmayan
aşkının ateşi ile
yandım kavruldum
ama çok soğuk
ama çok soğuk
beni hayalkırıklığına uğrattın
bir daha gelmeyecek olan
yüzümdeki gülümsemeyi çaldın

aşksız hayat neye benzer ?
yaprakları olmayan
yalnız bir ağaç gibi
rüzgar soğuk üflüyor
umutlarımı alt üst ediyor
eğer bir şeyleri kaçırıyorsan
nedir o zaman bu hayat ?

beni artık sevmiyorsun
hava soğuk
eğer özlüyorsan
hayat neye benzer
beni artık sevmiyorsun
hava çok soğuk

mm
Yazan

Bir Yorum Yazın