Dubrovnik güzelim dalmaçya kıyılarının denize uzandığı bir burun üzerinde kurulu. Burası Balkanlar’ın en eski kentlerinden biri. Bir masal için yaratılmış izlenimi verecek kadar büyüleyici bir görünüme sahip. Sırpların yoğun bombardımanı sonucunda büyük zarar görmüş sonra UNESCO’nun çabasıyla yeniden inşa edilmiş.

Kenti gezmeye surlardan kuşbakışı bakarak başlamalısınız böylece nereye gideceğinizi kestirebilirsiniz. 1940 metre boyunca kesintiye uğramayan surlar üzerindeki yürüyüş, 2 saatte tamamlanabiliyor.

Eski Dubrovnik Limanı sadece turist teknelerine hizmet veriyor. Geçmiş zamanlarda, limanın girişine yakın bir noktadaki Karantina Evi’nde günlerce kalmadan bu limandan kente girmek imkânsızmış. Eski kenti baştan başa geçen en büyük ve geniş cadde Stradun. Caddeyi kesen dar sokaklarda Dubrovnik’in farklı bir yüzünü görmek mümkün.

Dubrovnik’in kuzeybatısında yer alan 13 ada Elafiti Adaları olarak biliniyor. Bu adalardan sadece Kolocep, Sipan, Lopud’da yerleşim var. Kolocep Dubrovnik’e 20 dakika. Adada sadece bir otel var. Sipan Adası bu üç adanın en büyüğü. Üzerinde 15. yüzyıldan kalma tarihi yapıların bulunduğu bu şirin ada şaraplarıyla ünlü. Lopud Adası’nın ise Dubrovnik bölgesinin en güzel kumsallarına sahip. Bunlardan en iyisi ise Sunj.

Hvar Adası’na Hırvatistan’ın büyük liman kentleri Split ve Dubrovnik’ten karşılıklı yapılan feribot seferleriyle ulaşabilirsiniz. Adayı dolaşmaya Trg Sveti Stjepana Meydanı’ndan başlamalı. Meydanın hemen yanındaki Tophane binasının önünden devam eden sahil yolu boyunca yatlar ve hoş binalar arasından Franciscan Manastırı’na ulaşılıyor. Müzeye dönüştürülen katedralde 1520 yılında basılan denizcilik haritaları, eski paralar ve 1580’lerin tabloları görülebilir.

Biraz daha kuzeye doğru devam edildiğinde karşımıza Vukasinovic’in Sarayı ve 15. yüzyılda yapılan Gargurovic Sarayı çıkıyor. Stjepan Katedrali şehrin bir diğer sembolü. Katedralin etrafını dolaşarak kaleye çıkan yol üzerinde şehrin manzarası gerçekten harika. Kaleden dönüş yolunda şehrin sokakları arasında birçok küçük kilise, eski evler ve kahveler bulunuyor.

Çevredeki küçük adalara yüzmek isteyenler için Tophane’nin önünden adalara düzenli motor seferleri var. Meydanda ve liman yolu üzerindeki birçok restoran bulunuyor. Deniz kenarında sıralanmış bu hoş restoranlarda yerel yemekler, balık ve pizzalar servis ediliyor. Şehir turunun ardından motosiklet kiralayıp adanın birbirinden güzel kumsallarını dolaşabilirsiniz.

Jelsa ve Vrboska kuzeydoğuda bulunuyor. bu iki küçük kasaba sakinliğin adresi. Bisiklet kiralama ve doğa yürüyüşü aktivitelerinin yanı sıra, adanın en güzel plajlarında deniz ve güneşin tadını çıkarabilirsiniz. Yine kuzeyde yer alan bembeyaz kumsallarıyla ünlü Brac Adası’na günübirlik tekne turları düzenleniyor.

Doğuda yer alan Sucuraj’ın da kendine özgü bir çekiciliği var. Burada geçireceğiniz keyifli bir günün ardından, manzaralı yol üzerindeki küçük dağ köylerinden geçerek yaklaşık 1,5 saatte Stari Grad üzerinden Hvar’a ulaşabilirsiniz.

Dalmaçya sahillerinin en güzel adalarından biri sayılan Korcula, ünlü seyyah Marco Polo’nun doğum yeri olmasıyla ünlü. Hvar adasından ya da Split ve Dubrovnik gibi liman şehirlerinden Korcula ve diğer Adriyatik adalarına karşılıklı feribot seferleri düzenleniyor. Marco Polo’nun Evi, Şehir Müzesi ve St. Marco Katedrali’ni görmeden dönmeyin.

Kentin tarihi zenginliği surlarla çevrili “eski kent”te bulunuyor. Eski kent birbirine bitişik kiremit çatılı evlerin sıralandığı daracık paralel sokakları kesen caddeler, manastırlar ve kiliselerle süslü. Eski kent 1292 yangını ve 1667 depreminden sonra tekrar inşa edilmiş.

Kentin anacaddesi Sponza Sarayı, St. Blasie Kilisesi ve şehir saat kulesinin çevrelediği Stradun Meydanı’yla birleşiyor. Sponza Sarayı 16. yüzyılda gotik üslupta Paskoj Milicevic tarafından inşa edilmiş. Dominiken Kilisesi ve Manastırı Zadar, Dubrovnik ve İtalya’dan gelen dönemin ünlü mimarlarınca 15. yüzyılda yapılmış.

Anacaddenin hemen sonundaki Fransisken Kilisesi ve manastırında kentin tarih boyunca koruduğu hazineleri görebilirsiniz. Avrupa’nın ilk eczanesine ait malzemeler ve ilaç reçeteleri ile ülkenin en zengin kütüphanesi de burada bulunuyor. 1991 savaşında 51 tane topun hedefi olan bu manastırın avlusunu çevreleyen her bir sütunun üzerinde farklı bir figür bulunuyor.

Hırvatistan mutfağı Türk mutfağı lezzetlerine benzer özellikler gösteriyor. Hırvatistan’da özellikle kıyı kesiminde balık önemli bir yer tutuyor. Deniz mahsulleriyle yapılan makarna Hırvatistan mutfağının en lezzetli yemeklerinin başında geliyor. Deniz ürünlerinden özellikle kalamar dolması meşhur.

Anacadde Stradun boyunca oldukça iyi düzenlenmiş vitrinleriyle çok sayıda mağaza bulunuyor. Dünya markalarının hemen hepsini bulabiliyorsunuz bu mağazalarda. Kentin doğu girişini tarihi merkezle bağlayan St Dominic Caddesi üzerinde de özel moda tasarımlarını sergileyip satan dükkanlar bulabilirsiniz. Rektörler Sarayı bölgesinde daha çok Hırvat markaları satılıyor. Daha çok mağaza ve daha çok çeşit arayanlar Široka Caddesi’ne yönelebilirler. Ayrıca kentin sokaklarına kurulan tezgahlarda anı niteliği taşıyan buraya özgü hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.
Geziniz Bol olsun

Sevgilerimle,

mm
Yazan

Bir Yorum Yazın